Gusto Viski Kulübü olarak her sene viski dışında bir içki belirleyerek, sezonun bir tadımını o içkiye ayırıyoruz. Bu sayede hem farklı içkiler hakkında bilgilerimizi arttırıyor, hem de viskinin farklı içkilerle benzer ve farklı yönlerini görüyoruz.
Bu sene viskiden farklı içkimizi “Rom” olarak seçtik. Son yıllarda giderek popülaritesini arttıran rom, benim de büyük keyifle tükettiğim bir içki.
Tadımda “Yükselen İçki Rom” başlığı altında rom üzerine konuştuk ve harika örnekler tattık. Viskiyi defalarca dinlediğim sevgili Mehmet Yalçın‘dan Rom hakkında da bilgi almak ve hikayeler dinlemek çok keyifliydi.
Tadıma geçmeden önce, kısaca “Rom” hakkında birkaç bilgi paylaşmak istiyorum.
Rom Nedir? Nasıl Üretilir?
Rom, ham maddesi şeker kamışı olan yüksek alkollü damıtık bir içki. Genellikle Orta Amerika, Latin Amerika ve Karayip adaları üretilen Rom, “Korsanların içkisi” olarak da biliniyor.
Rom, şeker kamışı suyu ve şeker kamışı suyunun damıtılmasından arta kalan melas karışımının fermente edilip, damıtılması ve son olarak da meşe fıçılarda olgunlaştırılması ile üretiliyor. Şişelenme derecesi ise yaklaşık olarak %37,5 abv ve üstü oluyor.
Rom (Rum) kelimesi, bölgenin yerel dilindeki “Rumbillion” kelimesinden türemiş.
Rom üretiminde viskide olduğu gibi “olgunlaştırma” aşamasının önemi çok büyük. Çünkü romlar da bekletildikleri fıçının sürüne ve süreye bağlı olarak karakterlerinin büyük bir bölümünü bu aşamada kazanırlar.
Rom üretimi sıcak iklimlerde olduğu için olgunlaştırma çok hızlı gerçekleşir (Tıpkı viskinin Amerika’da, İskoçya’ya kıyasla daha hızlı olgulaşması gibi).
Rom, regülasyonların ve sıkı denetimlerin olmadığı “özgür” bir içkidir.
Viskiden farklı olarak rom, sıkı denetimlerin olduğu ve regülasyonları katı olduğu bir içki değildir. Karayiplerde her adanın kendilerine özel romları olduğu bile söylenir. Bu nedenle, rom için özgür bir içki de diyebiliriz.
Rom Çeşitleri Nelerdir?
Piyasada birçok farklı çeşit rom bulunuyor. Fakat viskide olduğu gibi Single Malt, Blended, Malt Blended, Bourbon gibi kavramlarla karşı karşıya değiliz. Romlar genellikle olgunlaşma yıllarına göre ayrılıyor.
Genel olarak Romları 3 başlık altından inceleyebiliriz.
- White (Silver, Light): 1 yıl civarı olgunlaştırılan, renksiz ve düz tatlara sahip romlardır. Genelde kokteyllerde kullanılır.
- Gold: 1 yıldan daha uzun süre fıçıda zaman geçiren, White romlara göre daha kompleks tatlara sahip romlardır. Yine genellikle kokteyllerde kullanılırlar.
- Dark (Black): 3 ila 8 yıl arası veya fazlası fıçılarda yıllandırılan kompleks tatlara sahip, koyu renkli romlardır. Bu kategori için, Rom dünyasının single matları ya da yaşlı harman viskileri diyebiliriz.
Buna dışında Premium Aged, Navy ve Spiced gibi farklı türlerde romlarda görmek mümkün.
Rom Nasıl İçilir?
Rom genellikle kokteyllerde kullanılan “mixer” olarak adlandırabileceğimiz bir içki. Tabii ki bu genellemeyi bozan birçok rom mevcut.
Tıpkı kokteyllere hafif tat vermesi için ekleyebileceğiniz düz karakterli romlar olduğu gibi, tek başına içebileceğiniz oldukça kompleks romlar da bulunuyor. Örneğin, birazdan bahsedeceğim romlar…
Aslında “Rom Nasıl İçilir?” sorusunun cevabı, aynı soruyu viski için sorduğumuzda verebileceğim cevapla aynı: Rom nasıl isterseniz o şekilde içilir!
Rom, kolayla (Cuba Libre), limon suyuyla (Daiquiri), farklı meyve sularıyla (Piña Colada), kısacası birçok farklı şekilde içilebilir.
Fakat benim tercihim aynı viskide olduğu gibi, dark bir rom ve sek içim olur…
Gelelim tadıma,
“Yükselen İçki Rom” tadım gecesinde, farklı ülkelerden değişik türlerde 7 rom tattık. Tadıma öncelikle, alkol derecesi düşük ve genç olan romlardan başladık.
Abuelo 7
Şeker kamışı balından yapılan bu Panama romu, eski bourbon fıçılarda olgunlaştırıldıktan sonra 37.5 alkol derecesiyle şişelenmiş. Hindistan cevizi, badem ezmesi aromalarının yoğun olduğu hafif içimli bir rom.
Takamaka St. Andrea 8
Amerikan meşe fıçılarında 8 yıl olgunlaştırıldıktan sonra %40 alkol derecesiyle şişelenen bir Şeyseller romu. Burunda oldukça ferah, hafif tuzlu ve yoğun ahşap kokular aldım. Damakta bol karamel ve baharat.
Havana Club Seleccion de Maestros
Havana Club’ın %45 alkol dereceli, ödüllü bir romu. Olgunlaştırılmasında marka bünyesinde bulunan en özel fıçılar kullanılmış.
Burunda bourbon’u anımsatan kokular. Meyvemsi kokulara karamel ve meşe eşlik ediyor. Damakta ise karamel, bol şekerlemeli güçlü bir karakterde.
Santiago de Cuba 11 Anejo Superior
Gusto Viski Kulübü üyelerinden Cafer Bakırman’ın tadıma getirmiş olduğu rom, 11 yıl meşe fıçılarda olgunlaştırılmış, 40 derece alkollü bir Küba romu. Şu ana kadar içtiklerim arasında favorim diyebilirim. Adeta kolay içimli bir konyak gibi…
Penny Blue Mauritian Rum XO Single Estate
Mauritius adasında 10.000 şişelik sınırlı bir üretiminin parçası olan 43.3 derecelik bir rom. Tropik meyveler, vanilya ve baharatın yoğun olduğu kompleks bir rom.
Mount Gay XO Reserve Cask
1703’te Barbados’da kurulan dünyanın en eski rom damıtımevinin 7 ila 15 yıllık fıçılarının harmanından yarattığı 43 derecelik bir rom.
Tadımdaki diğer romlardan farklı olarak şekerli aromaları Mount Gay’de daha dengeli buldum. Bu da bitter çikolata, karabiber, vanilya ve tarçın gibi farklı tatları da alabilmeme olanak sağladı. Gerçekten çok başarılı, bayıldım! Tadımda açık ara favorim diyebilirim.
Cadenhead’s MBT Cask Strength 11
Viski dünyasından tanıdığımız bağımsız şişeleyici Cadenhead’s’in, Travellers damıtımevinden alarak Edinburgh’da dinlendirdiği bir rom. 11 yıl olgunlaştırıldıktan sonra 64,6 gibi çok iddialı bir alkol derecesi ile şişelenmiş.
Burunda antika ahşap ve karamel hakimken, damakta adeta bir ateş suyu içiyormuşsunuz hissi yaratıyor. Fazlasıyla güçlü, aromatik ve upuzun bitişli bir rom.
Son Olarak;
Gusto Viski Kulübü olarak viski dışında farklı bir içki deneyimlemek gerçekten çok keyifli ve bilgilendirici oldu.
Farklı içki türlerini öğrenmenin, hem genel olarak içki kültürünüze, hem de dolaylı olarak diğer içkiler hakkında bildiklerinize büyük katkı sağladığını düşünüyorum.
Viskiye kıyasla, Rom benim eksik olduğum bir konuydu. Fakat bu tadım öncesinde ve sonrasında yaptığım araştırmalarla ve tadım esnasında da sevgili Mehmet Yalçın’ın anlatımıyla güzel bir başlangıç yaptığımı düşünüyorum.
Yorum Yazın